Hüsrev Aydın hocamız, Makedonya Ohri şehrinden gelmiş. Fatih medreselerinde okumuş (müderris, dersiam, profesör) olmuş, medreseler kapatılmış, o ise evinde ders okutmaya devam etmişti. Çeşitli baskılara rağmen yine ders okut- maya devam etmişti. Birgün polis tarafından basılacağı haberi alınmıştı. Talebeleri o gün derse gelmeyeceklerini söyledikleri zaman şöyle demişti:
-Vallahi ben geleceğim, elimi açıp, Allah’ım ben hiç kimseden korkmadan ders okutmaya geldim ama talebe bulamadım derim.
Ölüm Dersi Durdurmaz
Hüsrev hocamızın 18 yaşında kızı vefat etmişti. İki katlı evin alt katında kızının cesedi yıkanırken üst katta Hüsrev hoca ders okutmaya devam ediyor. Talebe dersin okunmamasını istedikleri halde hoca der:
Ölüm Allah’ın İlahî takdiri İslam’ı öğrenmeyi, öğretmeyi durduramaz. İslam’ı öğretmek için 1951’de İstanbul İmam-Hatip okulları açılmıştı. Hüsrev hoca ve O’nun yetiştirdiği Mahmud Bayram, Salih Şeref, Abdülhalim Akbul öğretmen olarak derse giriyorlardı. Şu olayı Mahmud Bayram anlattı:
Hüsrev hocamıza bir mektup gelmişti. O da mektubu müdürün önüne koydu.
Müdür: “Sana gelen mektubu benim önüme ne koyarsın?” dedi ve mektubu Hüsrev hocamıza fırlattı.
Toplantıdan çıktıktan sonra hocamıza:
“Bu müdürün hareketi bize çok dokundu; senin talebeniz olan biz ve sen öğretmenlikten istifa edelim” dedik.
Hüsrev hoca şöyle cevap verdi:
“Siz ne yapıyorsunuz? Bu müdür bana aç ağzını pisleyeceğim dese bile “vallahi razı olurum” 350 müslüman yavrusuna İslam’ı öğretmek uğruna, razı olurum. İzbe köşelerde gizli gizli sizi zor yetiştirdim. Şimdi 350 Müslüman yavrusuna İslam’ı öğretmek imkanını Allah bize nasip etti. Ben müdür için buraya gelmiyorum, bu yavrular için geliyorum. Her türlü zillete ezaya, cefaya hazırım.”
Hocamız, Çengelköy’ün tepesinde otururdu; yaşlı olduğu halde üç dört vasıta değiştirerek derse şevkle heyecanla gelirdi. Çengelköy’ün tepesine merkeple çıkardı.
Öldükten Sonra da Derse Devam
Yine Mahmud Bayram hocamız anlatmıştı Bir kısım kimselere Arapça ders vermem için Salih Şerefi aracı yapmışlardı. Ben de, onların dersleri yüksek okutmam, utanırım dedim. Kabul etmedim. O gece Hüsrev hocam rüyamda şöyle dedi:
“Oğlum Mahmud, sen onlara ders okumayı kabul et, bilemediklerini ben sana rüyada öğretirim. Gerçekten de öğretir. Öldüğü halde öğretiyor.”
Fatih Camiin’de Sahih-i Buharî’yi baştan sonuna kadar iki defa okutmuş, Müslim-sahih’i okutmuş, Tirmizî’yi öğretirken vefat etti.
Ayrıca Kadı Beydavî tefsirini okuturdu. Âl-i İmran’ın bir kısmı ile Nisa suresini ondan okumak nasip oldu.
İmam Hatip okulunun açılışının ikinci senesinde vefat etti.
İslam? bilgilerin öğretilmesinin yasak olması sebebiyle meydana gelen boşluğu kısmen de olsa doldurmuştur. Yeni neslin yetişmesinde büyük hizmeti olmuştur.
Ruhu şâd olsun.
